Kurtlar Vadisi Üzerine Dipnot

Not: İzlediğim bir belgesel çalışması üzerine kaleme aldım.*

Belgesel niteliğindeki bu çalışma güzel olmuş. Özellikle hikaye bölümü beni etkiledi. Kurtlar Vadisini hiç izlemedim. Şimdi izler miyim? Hayır!

Nitekim bahsetmiş olduğu Breaking Bad gibi dizileri de izlemedim ve izlemem. Sadece 2004 yapımı Lost dizisini izlemeye başladım (2 sezon sonra ara verdim ama izlemek istiyorum -izler miyim bilmiyorum-). Belki yabancı hayranlığından olabilir ama Prison Break'ın çok daha güzel bir dizi olduğunu düşünüyorum.

Kurtlar Vadisi'nin neden Türkçeyi en iyi kullanan bir dizi seçilmiş olduğunu anlamasam da diğer Türk dizilerine bakınca doğru olduğuna inanırım. 

Müzik kötü değil ama Titanic filmindeki müzikler gibi insanın kalbine de işlemiyor. Dizinin sade bir anlatımla çekilmiş olması, müziklerin halkın genel kabul görmüş eserlerden seçilmesi izleyiciler tarafından sevilmesi için güçlü bir etken oluşturmuştur.

Oyunculuk -bir kaç kişinin dışında- birbirlerini tamamlayan çok iyi usta kadro ile yapılması diziyi başarıya taşımıştır. Dizideki karakterler güçlü olmakla birlikte Batman karşısındaki bir Joker gibi, hatta Baba filmindeki karakterler kadar ya da ne bileyim Game Of Thrones'dakiler kadar eşsiz değiller.

Hikayesi güzel. Lost dizisinde olduğu gibi benzer şekilde karakterlerin hikayelerine de yer verilmesiyle birlikte bir gizem oluşturulmasıyla izleyiciyi televizyon karşısına getirmeyi başarmıştır.

Her insanın hikayesi vardır ve herkesin hikayeleri olağandışıtır. Sadece, hikayeyi yazabilmeyi/gösterebilmeyi başaranlar ilgi görmüştür. Kendi hikayemizi kendimiz anlatamıyoruz.

Örneğin Dostoyevski'nin anlattığı tüm hikayeler çevremizde karşılaştığımız ve kimbilir bizim de yaşadığımız benzer olaylardır. Ama usta bir yazarın anlatımıyla ilginç bir hikaye olarak önümüze gelerek yıllarca okunan eser oluyor. Anna Karenina'nın hikayesini çağlar boyu okuduk, şahit olduk ve görmeye de devam edeceğiz. Fakat bizleri celbeden, bildiklerimizin hikayesi değil Anna Karenina''nın kendi hikayesi oldu. Çünkü bu hikayeyi Tolstoy yazdı.

Kurtlar Vadisi, ana hikayeden uzaklaşmayarak farklı hikayeler ile diziyi zenginleştirip güçlü bir anlatım diliyle izleyicinin ilgisini çekmeyi başardı. Herkesin bildiği, duyduğu şeyleri yeni bir olaymış gibi göstermeyi başardı. Tüm bunlar benim ilgimi çekmedi. Aynı şekilde Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olamaz (EDHO) ya da daha eskilerden olan Deli Yürek dizisini de izlemedim. Özellikle EDHO, zayıf karakterler ve eksik hikayesi ile neden çok izlendiğine anlam veremedim.

Diğer mafya dizileri, farklı taktikler de kullanmalarına rağmen Türkiye'de bir kült(!) dizi olan Kurtlar Vadisi'nin elde ettiği başarıyı gösteremediler. Dizi benim beğenimi almasa da ortada küçümsenmeyecek bir başarı olduğu gerçeğini gizlemez. İzlediğim bu videodaki tüm tespitler doğru olmakla birlikte dizi için abartılmış olduğunu düşünüyorum.

Kurtlar Vadisi, oynatıldığı dönem içerisinde değerlendirilmesi gereken bir dizi. Geleceğe taşınacak bir dizi olmadığı gibi yabancı diziler ile kıyas yapılacak kadar iyi değil. Benzeri olabileceğini düşündüğüm bir Narcos ya da Peaky Blinders adlı diziler gibi olamaz.

Dipnot

* https://youtu.be/TiEFrd3B4gI?si=iWUryJNQem1jy0c-