Sızı

“Daha uzun bir merdivenden çıkacağız şimdi; iblislerden kurtulmuş olmak yeterli değil. Sözlerimi anladınsa, ders almasını bil.” Dante, İlahi Komedya Yüreğimin derinliklerinden gelen bir sızı. Sancısı hiç dinmiyor. Bana ıstırap veren o yara sanki doğumla birlikte konmuş gibi. Küçüklüğümden bu yana hep o acı, hep o ağrı. Yalnızca yüreğimde kalsa iyi; bazen -çoğu zaman- ateşin eti yaktığı gibi, alevlerin kalbinin tam ortasından yükselip ciğerlerini kuruttuğunu, soluk almakta zorlanıp nefessiz kaldığını hissedersin. Hayır, hissetmekle kalmaz yaşarsın. Alnından yayılıp, yüzünden, boynundan akan terler gerçek olduğunu sana kanıtlar. Vücudunu iki büklüm yere seren ağrının yavaş yavaş azalıp sadece bir sızı olarak içinde kaldığına şükredersin. Her bir insanın kalbinde o sızı var! Herkesin! Olmalı. Bu ızdırabı sadece ben yaşıyor olamam! Gülerken o yaranın yaymış olduğu acının hafif kekremsi tadını dilimde hissederim. Eğlenirken, dans ederken, spor yaparken, kahkahalarımın arasında, arkadaşlarla...