Bana Ne, Sana Ne
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Trenin kapıları kapanmadan son anda kendimi içeri atttım. Tek tük kişiler dışında içerisi neredeyse boş. Kapı tarafındaki koltuğa oturdum. Karşımda genç bir kız ile genç bir oğlan birbirlerine sokulmuş oturuyorlar. Kız bazen çocuğun boynuna, bazen de oğlan kızın yüzüne öpücükler konduruyor. Kızın başındaki siyah başörtüsü saçlarını kapatıp boynunu tamamen gizlemiş. Kızın telefonu çalıyor. "Efendim baba" dediğini duyuyorum. Oğlan buna nispet elini kızın dudaklarına götürüyor. Kız oğlanın elini öpüp alnına koyuyor. Kızın konuşması bittikten sonra oğlanla eğleşmelerine devam ediyor. Canım dediğini, aşkım dediğini duyuyorum.
Sonra, her genç gibi telefonu ellerine alıyorlar. Her ikisinin de aynı oyunu oynadığını düşünüyorum. Kız gözünü ve parmaklarını telefondan ayırmayıp "bu yaptığın ayıp" diyor. Oğlanın ne dediğini anlamıyorum ama heyecanla telefonla oynayıp, heyecanla konuşmaya devam ediyorlar. Tren duraklarda durdukça içerideki yolcuların sayısı artmaya, boş koltuklar dolmaya başladı. Kız ile oğlan birbirlerine sokulmuş oyunlarını oynamaya devam ediyorlar. Büyük bir neşe ile "alırım ben bunu" diyor.
Saf ve masum olan bu gençler bir noktadan sonra kendilerini kaybedecekler ve bambaşka maceralara yönelecekler. Kimse onlara trende halkın içerisinde birbirinizi öpemezsiniz demiyor. Çünkü abileri, ablaları da benzerini yapıyor ve etrafı görmemezlikten gelip kendi duygularını yaşıyorlar. Bu gençlerin onlardan ne farkı var? Hepimiz özgürüz. Neden kendi hayatımıza baskı uygulayalım ki, neden başkalarına göre yaşayalım ki? Gençlik bizden farklı, onlar bizden çok daha fazla özgür ve kendilerine olan öz güvenleri yüksek.
Kız telefonu bırakıp ayağa kalktı. Yüzünü saran mutluluk kaybolmamış. Oğlan baygın gözlerle kıza bakıyor. Ne dediklerini duyamıyorum. Tren kalabalık. Diğer yolcuların yersiz gürültüleri arasında kızla oğlanın konuşmaları kayboluyor. Tren durdu. Kapıları açılan trenden siyah başörtülü kız tüm neşesini de alıp gitti. Oğlan son kez kapıdan çıkan kıza baktı.
Trendekilerden hiç kimse oğlanla kızın ayrılışından haberdar değil. Önlerinde ayakta duran genç kadın bile. Yanlarında oturan anne ve küçük oğlu da. Herkes kendi dertleriyle birlikte kendi dünyalarını yaşıyorlar. Herbirimiz kendi inançlarımızla kendi ibadetlerimizi yapıyoruz. Birimizin diğerimizden haberi yok. Hem neden olsun? Neden onun düşüşü, çıkışı, hataları, doğruları beni ilgilendirsin, beni meraklandırsın? Neden?
Mesela trene binen şu iki genç. Birinin elinde gitar müzik eşliğinde şarkı söylüyor. İtiraz etsen, bize iyilik ettiğini, bedava canlı müzik dinletisi sunduğunu anlatacak. Ve benden müzikleri için destek isteyecek. Benim dinlemek isteyip istemediğimin bir önemi yok. Önemli olan onun ne istediği. Ben vurgun yemiş bir hicran içinde miyim, onun için bir karşılığı yok. Tek gerçek olan cesaret gösterip meydana çıkmaları; onlara göre sanatlarını icra etmeleri; bizleri sanatla buluşturuyorlar, müzik sanatıyla. Belki ben müziği sanat olarak görmüyorum, belki ben başım ağrıyor, hastayımdır. Önemli değil, bunlar hoşnutsuzluğa neden teşkil etmez. Çünkü bu insanlar, az önceki genç kız ile oğlan gibi öz güvenle kendi arzularını dışa vurdular. Ah diye haykırıyorum. Ama kendi içimden, sadece ben duyuyorum.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Hislerimi ve şahit olduğum olayları dile getirmiş, yazıya döktürmüşsün. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilÖzgürlüğümüzün başkasının özgürlük alanına kadar olduğunu düşünüp buna saygı duyan kaç özgürlük havarisi var. Özgürlüğü çılgınca yaşamak, başkalarının özgürlüklerine saldırarak çıkarmak mıdır, özgürlük? Yazı bize özgürlüğe farklı bir pencereden bakmayı, empati kurma becerisi kazanmayı telkin ediyor.
YanıtlaSilÖnemli bir konuya değinmişsiniz. Geçenlerde Bursa'ya gittiğimde, dönüş yolunda Metroda benzer bir olayla karşılaşıp rahatsızlık duymuştum, Sakin bir atmosferde giderken bir anda langur lungur bir konser ortasında buldum kendimi. Üstelik, Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olmama rağmen beni rahatsız etmişti. Kamusal alanlarda belli davranış ölçü ve sınırları olmalı. Okullarımızda öğretmen ve öğrencilerimize değerler eğitimi verilmeli.
YanıtlaSil