İyi İnsan Olmak Üzerine Bir Deneme

Resim
The false mirror (1928), Rene Magritte Kendi karanlığımıza bakma cesareti üzerine Bu sabah arkadaşla telefonla muhabbet ediyoruz. Hırsızlık, yolsuzluk, emek, sömürü üzerinde hoş bir sohbet yapıyorduk. Sonuç olarak para sahiplerinin çalmaya odaklı yaşadıklarını söyledik. Fakat, kendisine “dikkat et!” dedim. “Paramız olmadığı için bu zenginlerin hırsızlıklarını/yolsuzluklarını kolayca eleştirebiliyoruz, ama biz para sahibi olduğumuz zaman benzer şeyleri yapmayacağımız ne malum?” dedim. Daha yeni duyduğum bir olay, muhafazakar bir insanın, çalıştığı şirket tarafından hem kendisinin hem de eşinin özel sigortası var. Bu kişinin ablası rahatsızlanıyor ve hakkı olmadığı halde ablasını, eşinin kimliği ile özel hastanede özel sigorta üzerinden tedavi ettiriyor. Peki, burada hak nerede? Gördüğümüz zengin insanların yapmış oldukları üçkağıtçılık olaylarını çok rahat konuşabiliyorken kendimizin yapmış olduğu dalavereliği görmezden geliyoruz. Yolsuzluk yapanların yerinde biz olsaydık, muhtemelen “i...

Ben Kime İnanıyorum

Dün akşam oğlumla ufak bir sorun yaşadım. Bana, IV. Mehmed döneminde, bir gün içinde halkın gözleri önünde çınar ağacının her bir dalına insanları astıklarını söyledi. Kendisine inanmadığımı belli ettim. Böyle bir şey yapmazdım ama yapmış oldum. Belki de olayın vahşiliğini aklım kabul etmediği için inanmadım, ama ne olursa olsun çocuğu üzdüm. Kendisine farazi bilgiler yerine doğru, kanıtı olan bilgilerle konuşmasını istedim. Kendi bilgisinin doğrululuğunu ispatlamak için kanıtlar bulup gözümün önüne attı. Ve o an oğluma neden inanmakta güçlük çektiğimi düşündüm.

İbn Haldun mukaddimesinde insanın üç şeyin peşinden gittiğini söyler. Aklımda kaldığı kadarıyla mealen şöyleler:

1. Güç sahibi olanların
2. Mal sahibi olanlar
3. Erdem, Karakter sahibi olanlar

Kitabında bunların açıklamasını tafsilatlı şekilde yapıyor, fakat ben neden inanmakta güçlük çektiğimiz üzerinden yorum yapmak istiyorum.

Aslında İbn Haldun'un yaptığı bu tasnif üzerine çok fazla söz söylemeye gerek yok; fakat ben çocuğuma da itiraf ettiğim gibi benim yaptığım 3 tasnifi sizlerle paylaşmak istiyorum.

1. Para sahibi
2. İsimlerin önünde etiketi olanlar
3. Güvendiklerine. (Ne yazık ki bu 3. gruptaki insanlar çok az.)

Bizzat yaşadığım örnekler üzerinden yapmış olduğum bir tasniftir. Dikkat edecek olursanız İbn Haldun'un yüz yıllar önce söylemiş olduklarıyla benzer ve insanlığın bir adım yol alamadığının da kanıtı durumda.

Kendime şunu söylüyorum (siz de çekinmeden sorun): "Acaba ben en çok kimlerin sözlerine itibar ediyorum ve kimleri eleştirmiyorum?"

Samimiyetle bu soruya cevap verecek olursak gerçekte kim, kimlere inandığımız ortaya çıkacaktır. Benim bulduğum cevaplar korkunçtu, inşallah sizlerin cevapları daha güzel olmuştur.

Yorumlar

  1. Çok önemli çift kanatlı bir soru yöneltmişsiniz: eleştirilemezimiz kim, acımasızca tenkit ettiğimiz kim?

    YanıtlaSil
  2. Bir de bugün güvendiğimiz insanların, 3-5 sene sonra tamamen muhalifi de olabiliyoruz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğrenmek Hakkında Kısa Bir Deneme / Farkındalık

Haydi, Mezarlık İçin Para Biriktirmeye

İyi Insan da Kötü Olabilir