İyi İnsan Olmak Üzerine Bir Deneme
.jpg)
Dün akşam oğlumla ufak bir sorun yaşadım. Bana, IV. Mehmed döneminde, bir gün içinde halkın gözleri önünde çınar ağacının her bir dalına insanları astıklarını söyledi. Kendisine inanmadığımı belli ettim. Böyle bir şey yapmazdım ama yapmış oldum. Belki de olayın vahşiliğini aklım kabul etmediği için inanmadım, ama ne olursa olsun çocuğu üzdüm. Kendisine farazi bilgiler yerine doğru, kanıtı olan bilgilerle konuşmasını istedim. Kendi bilgisinin doğrululuğunu ispatlamak için kanıtlar bulup gözümün önüne attı. Ve o an oğluma neden inanmakta güçlük çektiğimi düşündüm.
İbn Haldun mukaddimesinde insanın üç şeyin peşinden gittiğini söyler. Aklımda kaldığı kadarıyla mealen şöyleler:
Kitabında bunların açıklamasını tafsilatlı şekilde yapıyor, fakat ben neden inanmakta güçlük çektiğimiz üzerinden yorum yapmak istiyorum.
Aslında İbn Haldun'un yaptığı bu tasnif üzerine çok fazla söz söylemeye gerek yok; fakat ben çocuğuma da itiraf ettiğim gibi benim yaptığım 3 tasnifi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bizzat yaşadığım örnekler üzerinden yapmış olduğum bir tasniftir. Dikkat edecek olursanız İbn Haldun'un yüz yıllar önce söylemiş olduklarıyla benzer ve insanlığın bir adım yol alamadığının da kanıtı durumda.
Kendime şunu söylüyorum (siz de çekinmeden sorun): "Acaba ben en çok kimlerin sözlerine itibar ediyorum ve kimleri eleştirmiyorum?"
Samimiyetle bu soruya cevap verecek olursak gerçekte kim, kimlere inandığımız ortaya çıkacaktır. Benim bulduğum cevaplar korkunçtu, inşallah sizlerin cevapları daha güzel olmuştur.
Çok önemli çift kanatlı bir soru yöneltmişsiniz: eleştirilemezimiz kim, acımasızca tenkit ettiğimiz kim?
YanıtlaSilBir de bugün güvendiğimiz insanların, 3-5 sene sonra tamamen muhalifi de olabiliyoruz.
YanıtlaSil