Dünyaya Neden Geldik?

Resim
Kendimi akıntıya karşı yüzüyormuş gibi hissediyorum. Çığın geldiği yöne doğru yürüyorum. Dağın en dik yerinden çıkmaya çalışıyor ve rüzgârı arkama almam gerekirken tam tersi, karşıma alıyorum. Aslında bu şekilde olmaması gerekiyordu. Kesinlikle… Ama böyle; hayat acımasız, sahibi tarafından eşeğe yüklenen ağır bir yük gibi sırtımda. Tüm bu yaşamım tam bir yanılsama mı? Ben o şeylerin altında ezilmiş ve beynim bir illüzyon içerisinde olduğumu fark etmiyor mu? Hayal değil, hayır hayır! Tek tek hücrelerimde her şeyi hissediyorum; tüm acısıyla, tadsızlığıyla her şeyi… her şeyi… Siyah beyaz bu dünyada bir tek ben yokum. Yokumdur değil mi? Benim gibi, varsaydıklarımı, gördüklerimi, yaşadıklarımı, yaşattıklarını, sıkıntısıyla, eziyetiyle, anlamsızlığıyla yaşayan bir tek ben değilimdir. Evet, herkes mutlu olmayabilir, çoğu zaman üzüntüyle, komşu dahi olsalar onlardan hiçbirinin benim duyumsadığım o şeylerle birlikte var olduklarını zannetmiyorum. Asla. Anlamadığım onların başarabildiği şeyi ben...

Biz Kimiz?

Anghiari Savaşı Tablosu (Leonardo da Vinci)


Dünya iyi insanlara göre değil. Kişi eğer biraz bencil, biraz narsist, biraz büyüklenme vs. olmasa dünyada birey olamaz. İmkanı yok. Aslında düşünecek olursak iyi insanın olmadığı sonucuna varmamız gerekiyor; çünkü, zihnimizde canlandırdığımız iyi figürünün bir illüzyon olduğu gerçeğine varırız.

Özeleştiride bulunmak en zor olan kısımdır. Ama başkalarına bakıp onların kusurlarını görmek çok daha kolaydır. Kusur diyorum; fakat bunların kusur olmadığını herkes biliyor. İçten içe kusur olarak tanımlanan o davranışların eksikliğini içimizde hissederiz. Ve öz benliğimizde bunların neden bizde olmadığını düşünürüz. Yaşadığımız topluluğun içerisinde uyum sağlayabildiğimiz ölçüde onların arasında sınıflanıp var oluruz.

Öncelikle kendi çevremizdeki insanlarla kıyasa girişiriz. Yabancıları (sınırımızın dışında kalanlar) göz ardı etmek ya da övmek çok daha kolaydır. Zor olan kendi çevremizdekileri, kendi topluluğumuzdakileri yok saymak. İşte asıl yarış burada başlıyor. “Ben ondan iyiyim” yarışı.

İyilik tanımı yapmayacağım; fakat bizim muhatabamız (aslında kavgamız!) özelimize aldığımız kişilerdir. Bu, öncelikle aileden başlayıp, akraba, arkadaş, cemaat gibi aidiyet duygusu yaşadığımız yerlerdir.

Dikkat edecek olursak en büyük kavgalarımızı en yakınımızdakiler ile yaşarız. Çevremize dahil etmediğimiz (sadece sohbet etmek, görüşmek, hatta kısmen yardım etmek bile sınırlarımıza aldığımız anlamı taşımaz) kişilerle sorun yaşamayız. Fakat bize olan yakınlık derecelerine göre problemlerimiz de büyür.

En yakınımızdakilerle başlayacak olursak kardeşlerimiz ile olan sorunlarımız en büyükleridir ya da eşlerimiz ile olan ilişkimiz… Meselenin zorluğu sınırdan uzaklaştıkça azalır ve en sonunda sınırımızın dışındakiler ile hiçbir problem olmaz. Ta ki sınırımıza dahil edene kadar.

Ama diyeceğim. Çünkü her zaman bir ama vardır. Belki insanlığın yaratılışında yerleştirilmiş olan iyilik yapma arzusundan dolayı mazlumun acısını duyumsarız, başarısını da övgüyle karşılarız. Fakat bu hareketemiz o kişi, kişiler kendi belirlediğimiz sınırdan ne kazar uzaksa gerçekleşir. Sınırımızdan içeri doğru yaklaştıkça ise o kişilere karşı tavrımız daha gerçekçi(!) olacaktır. Başarısını yereceğiz, hezimeti ile sevineceğiz, içten içe kıskanacağız.

Sen ve o asla anlaşamayacaksınız. Huzur içinde geçen günler çok az olacak. Birbirlerine karşı ikiyüzlü tavırlarıyla hayatlarını yaşayıp aralarından nefret, kıskançlık olacak. Bir araya geldiklerinde dahil olduklarını toplumun geleneklerine göre hareket edip yalnız kaldıklarında gerçek hislerini ortaya dökecekler.

Sakın bana bizim yardımsever millet olduğumuzu söylemeyin. Yardımseverliği de kendi nefsimiz için yapıyoruz. Onun düşmüş olduğu biçareliğine yardım ederken bunun bize vermiş olduğu hazzı tekrar tekrar yaşamak için yardım ediyoruz. Özelde kıyak geçmek, torpil yapmak genelde ise iyilik yapmamızın tek sebebi bu, haz almak. Yabancı birine iyilik ettiğimizde böylesine bir mutluluk duymayız. Bazen anlam veremediğimiz bir huzur benliğimizi sarar. Fakat biz tüm savaşımızı çevremize dahil ettiğimiz kişiler için veririz.

Biz kimiz? Bu soruyu defaatle kendime soruyorum ve bulduğum cevap hazin. Asla birbirimize karşı dürüst olmadık, asla birbirimize iyilik etmedik ve asla birbirimizi saygı duymayacağız. Biz önceliği kendimize verdik. Önceliğimiz anne baba, eş, kardeş, arkadaş değil ben. Ben, mutlu olmak için var. Kahrolası mutluluğun tanımını da kendi nefsimize göre yazdık. Kendi arzumuza, ihtiyaçlarımıza göre yaptık. Başkası değil, önceliğimiz kendimiz.

Her şeyi bir mücadele olarak gören insanın tüm hayatı savaşmakla geçer. Mutlu olduğu anlar çok azdır. Savaş insana mutluluk getirmez, aksine ıstırap, acı ile yaşamayı öğrenir. Verdiği savaşlar büyüdükçe yaratılıştan gelen ilk insanlık duygularından tamamen uzaklaşır. Verdiğimiz savaşın farkında olmadan yaşamımızı tamamlarız.

Size, hepinize iyi savaşlar. Ama unutmayın, savaşınız ne kadar büyükse en çok zarar verdiğiniz kişi en yakınınızda olan kişidir.

Yorumlar

  1. Tebrikler. Çok güzel tespitler...

    YanıtlaSil
  2. Nefs-i emmaresi ile yüzleşebilmeyi ve onu terbiye etme azmini taşıyanlar bu yazıyı ibretle belki zevkle okuyabilirler. Lakin nefsini putlaştıranlar için çok kötü bir yazı; sakın okumasınlar, keyiflerini bozmasınlar!

    YanıtlaSil
  3. Deneme denemelisin sevgili engin

    YanıtlaSil
  4. Çoğumuz dünyaya bağlı, haz, hız, konfor, ölçüsüz istekler, manayı idrak edememe, kalbin ve vicdanın körelmesi, kendini beğenmişlik, başkalarını küçümseme, (kibir, riya, ucb, gaflet, hırs, öfke, haset, heves, kin, fısk. vs.) gibi bir kısmı modern dünyada nitelik, donanım veya imaj olarak değer gören bir çok hastalıkla yaşayıp gidiyoruz, ta ki ölüm gelip çatana dek.

    YanıtlaSil
  5. Milletim için istiyorum çünkü kendim için istiyorum. Şunu şunu kazandım ve dolayısıyla milletim de şunu ve şunu kazandı. Yani Allah her birimize hayrı istemeyi nasip etsin. Murad, arzu, dilek bir yana hırs, heves, haz diğer yana...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğrenmek Hakkında Kısa Bir Deneme / Farkındalık

Haydi, Mezarlık İçin Para Biriktirmeye

Özgürleşmek İçin Haydi Kalk