İyi İnsan Olmak Üzerine Bir Deneme

Resim
The false mirror (1928), Rene Magritte Kendi karanlığımıza bakma cesareti üzerine Bu sabah arkadaşla telefonla muhabbet ediyoruz. Hırsızlık, yolsuzluk, emek, sömürü üzerinde hoş bir sohbet yapıyorduk. Sonuç olarak para sahiplerinin çalmaya odaklı yaşadıklarını söyledik. Fakat, kendisine “dikkat et!” dedim. “Paramız olmadığı için bu zenginlerin hırsızlıklarını/yolsuzluklarını kolayca eleştirebiliyoruz, ama biz para sahibi olduğumuz zaman benzer şeyleri yapmayacağımız ne malum?” dedim. Daha yeni duyduğum bir olay, muhafazakar bir insanın, çalıştığı şirket tarafından hem kendisinin hem de eşinin özel sigortası var. Bu kişinin ablası rahatsızlanıyor ve hakkı olmadığı halde ablasını, eşinin kimliği ile özel hastanede özel sigorta üzerinden tedavi ettiriyor. Peki, burada hak nerede? Gördüğümüz zengin insanların yapmış oldukları üçkağıtçılık olaylarını çok rahat konuşabiliyorken kendimizin yapmış olduğu dalavereliği görmezden geliyoruz. Yolsuzluk yapanların yerinde biz olsaydık, muhtemelen “i...

Be Adam!

Sabahın bu kör vaktinde nasıl sinirlendiğimi size anlatayım. Otobüs durağa yanaşıp kapılarını açtı. Büyük bir kalabalık binmeye çalışıyor. Önümdeki adam ise sağa sola bakıp ilerlemiyor. Yanından geçeceğim ama hareket eder gibi salınınca saygısızlık yapıp önüne geçemiyorum. İşin en ilginç yanı, adam birden sıradan çıkıp gitmesi oldu. Hay bin kunduz.

Ya mininüs şoförüne ne demeli. Gelen minibüs, camlarına çektirdiği filmlerden dolayı boş mu dolu mu olduğu belli olmuyor. Bir kadın minibüsün durması için elini kaldırdı. Minibüs kadının önünde anında duruverdi. Kapılarını açtı açmasına ama kadının binebilmesine imkan yok.

Yolculuk için hazırladığın bavulu zor bela kapatırsınız ya, minibüste o vaziyette. Zor bela insanların binmiş olduğu minibüste bir adımlık boş yer dahi yok. Minibüs şoförü binmesi için bekledi. Elbette kadın minibüse binemedi. Şoför ise yüzünü ekşitip elini havaya kaldırdı. Kimbilir binemeyen yolcu için neler söyledi.

Be adam, minibüsün dolu mu boş mu olduğunu bilmiyor musun? Be adam, aracında insan taşıdığıntan bi haber misin? Be adam, otobüsler bile o koca araçları dolu olduğunda durakları es geçiyor, sen ise bir yolcu daha tıkamadın diye kızıyorsun. Be adam, gözün doysun.

Böyle işte. Sabahın güzel olması gereken bu vakitte öfkem büyüyor.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğrenmek Hakkında Kısa Bir Deneme / Farkındalık

Haydi, Mezarlık İçin Para Biriktirmeye

İyi Insan da Kötü Olabilir