Başarı Yalanı

Resim
Metropolis 1916-1917 / Ressam George Grosz Modern Dünyada Fırsat, Ayrıcalık ve Kimlik Şehirde yaşam kırsal kesime göre çok zor. Burada büyük bir mücadele var. Kelimenin tam anlamıyla savaş halindesin. Köylü yaşamı hafife aldığım anlamı taşımasın. Köyde bile insanlar bir kargaşa halinde. Bir şeyler yapma telaşında; fakat şehirlerde bu hareketlilik çok çok fazla. Kavga ettiklerin, yarıştığın kişiler sayıca çoklar. Üstün olmak, öndekini geçebilmek için başarılı olmak zorundasın. Şu ya da bu sebeple atik olmalı, uyanık kalmalısın. Bir tedirginlik hâli içerisindesin. Tek gözün açık uyumalı, her zaman hazır kıta beklemelisin. Köy hayatında yaşam zorsa şehirde yaşam çok daha güçtür. Elindekiyle kıt kanat geçinemezsin. Komşun senden daha iyi kazanırken bunu yapamazsın. Üstelik, rakipler sosyal medya ile o kadar çoğaldı ki hangisiyle yarışacağını şaşırıyorsun. Lüks yaşamlar seni hırslandırıyor. Başkalarının gösterişli hayatları seni imrendiriyor. Çok çalışmalı, daha fazla kazanmalı ve bazıların...

Haydi, Mezarlık İçin Para Biriktirmeye

Kapitalizm her şeyin değerini para ile ölçer. Ev, araba, giysiler senin değerini yaşarken gösterdikleri gibi satın alınan mezarlık da kapitalizmdeki yerini öldükten sonra göstermeye devam eder. Ucuz, hatta beleş mezarlıklar kimsesizler, yersizler, yurtsuzlar içindir. Sen, kimsesiz olmayan sen! Tüm yaşamını kapitalizme harcayan sen! Mezarın farklı olmalı...

Kapitalizm her tarafımızı sardı ve İslam'ı dahi onun (Kapitalizmin) kriterlerine göre anlamlandırıyoruz.

Önce ölen önce kapar anlayışıyla mezarlıklar satılmıyor. Mezarlığın yerine göre kıymeti değişiyor. Şehirden uzak, yol gitmez, kervan geçmez bir yer ile şehrin merkezindeki mezarlık aynı değere sahip olamaz. Eğer bir şeye talep varsa değeri artar; eğer bir şeyin değeri ortaya çıkacak olay vukuunda anlaşılıyorsa kıymeti artar.

Sen, ölmüş olan sen ise mezarlığını satın almak zorundasın; çünkü herkese lazım. Böylesine gözde bir iş kolunu kapitalizm göz ardı edemez ve ölüler için ayrılan yerleri yüksek, hatta en yüksek fiyattan satmak ister.

Parası olmayan kişi değersiz biridir. (Elbette değersiz derken kapitalizm her bireyin değerini bilir ve onun ölüsünden bile faydalanır.) Aslında bizler hiçbir şekilde değersiz değiliz. Sadece kapitalizmin gözünde ne kadarlık bir yere sahipsin? Ne kadarlık bir değerin var? Kapitalizm seni hangi sınıfa dahil edeceğini bilmek ister. Bunu bilmek kapitalizme senden ne kadarlık bir fayda sağlayacağını bilmesini sağlar. Sana yatırım yapacaksa ona göre yapar; karşılığını almayacağı bir şeye(!) yatırım yapmak istemez.

Toplum, kapitalizmin bu öğretilerine göre hareket eder. Para kazandıkça gecekondulardan binalara, kazanmaya devam ettikçe binalardan sitelere, daha da kazandıkça villalara, saraylara doğru evrimleşiriz. Ölünce, ölümüz kazancımıza göre olması gereken yerde olur. Çünkü "Kapitalizm" böyle istiyor.

Sen, paran olan sen, mezarını izbe bir yere değil manzarası güzel, mekanı ferah, ulaşımı kolay nezih bir yerden almalısın; çünkü sen üst sınıflara kadar geldin ve bedenin son kez kapitalizme hizmet etmeli.

Eskiler bir kefen parası biriktirirlerdi. Sadece kefen. Şimdi kefenin yanına mezarlık da eklendi. Bir kefen herkes için aynı para diyeceğim ama kapitalizm kefenin bile cinslerini çıkarttı. Yanmayan kefen bunların en popüleri... Fakat kefen toprağın altında kalıyor ve kimseler görmüyor, ama mezar farklı. Senin şanın öldükten sonra da görülmeli.

Sen, yaşarken en güzel imkanlara sahip olan sen! Ölürken de bunu hak ediyorsun! Senin kefen parası biriktirenlerden farkın olmalı. Yaşarken her gün farklılığını göstermedin mi? Ölürken neden göstermeyesin ki? Daha ne duruyoruz?

Haydi! Mezarımız için kazanmaya...

Yorumlar

  1. Kapitalist şehirlerin gökdelenleri yaşayanlar için, mezarlıkları da ölenler için bu asırda tenasuh etmiş modern piramitler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saygı Üzerine

Başarı Yalanı

İyi İnsan da Kötü Olabilir